O günlere tekrar geri dönüş yapmış oldum resmen. Ne kadar da şanslı çocuklarmışız biz aslında öyle!
Uzun bir zamandan beri nostalji yapmamıştık, sizlerle beraber birazda olsa eski güzel günleri anımsayarak göz yaşlarımızı şöyle ufak ufak dökelim diye düşündük. Eğer hazırlandıysanız bakkalın hemen önünde buluşarak içeriye bir girelim! Bakkallar o dönemlerde bizim ufak dünyamızın sihirli yolculuklara açılmakta olan bir kapısıydı.

– Renkli durumlardaki o renkli misketler yok mu..! Şu anda orta yaşların üstünde olan bir kişiyseniz ve özellikle de erkekseniz eminiz ki o cam misketlerden dolayı arkadaşlarınızla çok ufak savaşlar yapmış birisinizdir. Bu denli sanatsal bir şey bizler için ne denli de kolay bir oyuncakmış bir dönemlerde..

– Çubuklu durumdaki minik Çokokrem yiyerek dili ile birlikte kasenin köşelerini hiç bir şekilde sıyırmayan da olmaz heralde.. Yapmadınız mı siz bunları arkadaşlar, bir tek ben mi yaptım yani? Yaptığınıza eminim…

– Şu anda yokluğunu en fazla hissetmekte olduğumuz ürün belki de bu farklı renklere sahip Meybuzlar olabilir. Şimdilerde elbette kahvecilerden frozen şeklinde isimlendirilen içeceklerden almaktayız ancak elbette ki aynı şey değil. Meybuz’un kolalı durumd bulunanı için yapamayacağım hiç bir şey yok!

– Cino hey ne yapıyosun adamım? Senle ne kadar güzel günler yaşadık, nelere tanık olmuştuk.. Şu anda insanlar birbirlerine Cino satılmaya devam edilen yerlerin adresini vermeye devam ediyor, bazı zamanlarda görüyorum. Ancak o günlerin tadı olmadığı zaman da olmuyor öyle işte…

– Renkli bir durumdaki üçgen kolonyalar büyük bir çoğumuz için masallardan fırlamış eşyalar benzeriydi. Kokuları kesin bir şekilde kalıcı bir durumda değildi bir defa ancak o renkleri, o biçimleri de fazlasıyla güzeldi. Tek bir başına çok önemli bir mutluluk kaynağı, çok harika bir bakkal ürünüdür bu!
